Eskiden büyüklerimiz bir çiftin uzun ömürlü evliliğini anlatırken “bir yastıkta kocadılar” derdi. Bu söz, sadakatin, sabrın ve birlikte yaşlanmanın ifadesiydi. Ancak günümüz Türkiye’sinde artık bu deyim daha çok nostaljik bir temenniye dönüştü. Çünkü Türk aile yapısı büyük bir dönüşüm geçiriyor — ve bu değişim, evlilik istatistiklerinden sokaktaki sohbetlere kadar her yerde kendini hissettiriyor.
Rakamlar Sessiz Çığlık Atıyor
TÜİK verilerine göre Türkiye’de boşanma oranları son 20 yılda ciddi şekilde arttı. 2023 yılı itibariyle yılda yaklaşık 180 bin çift resmen boşanıyor. Özellikle büyükşehirlerde, evliliklerin ilk 5 yılında bitme oranı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Kimi çiftler çocuk sahibi olduktan hemen sonra yollarını ayırırken, kimileri daha balayındayken boşanma davası açıyor.
Artık “ömür boyu” değil, “birkaç yıl idare eder miyiz?” düşüncesiyle başlayan evlilikler var. Peki bu değişimin arkasında ne yatıyor?
Geleneksel Aile Yapısı Sarsılıyor
Geçmişte aile, bireylerin sığındığı en güvenli limandı. Anne çalışmaz, baba evin geçimini sağlar, çocuklar ise kalabalık sofralarda büyürdü. Bugünse tablo bambaşka: Kadınlar artık eğitimli, ekonomik özgürlükleri var ve evlilik dışı yaşam tercihi artıyor. Erkeklerse hâlâ geleneksel rollere sıkışmış halde, değişen dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor.
Bu dengesizlik evlilik içinde çatışmaları doğuruyor. Kadınlar sadece eş değil, birey olmak istiyor. Erkeklerse çoğu zaman bu dönüşümü tehdit olarak algılıyor. Sonuç? Boşanma kaçınılmaz hale geliyor.
Sosyal Medya ve “Daha İyisi” Algısı
Günümüz evliliklerinin bir diğer düşmanı da “karşılaştırma kültürü.” Sosyal medya, insanlara her an başka hayatları izletiyor. Mutlu çift pozları, egzotik tatiller, pürüzsüz ilişkiler... Oysa gerçek hayat filtreli değil. Bu sürekli kıyaslama hali, mevcut ilişkiden memnuniyetsizliğe, sonunda ise kopuşa neden oluyor.
Özellikle genç kuşakta, bir sorunla karşılaşınca çözmek yerine “bırakıp gitmek” eğilimi artmış durumda. Oysa evlilik dediğimiz kurum, sabır ve emek ister — sadece aşk değil.
Boşanmak Ayıp Değil Ama Sebebi Önemli
Evet, boşanmak artık eskisi gibi “ayıp” değil. Toplum bu konuda daha hoşgörülü. Ancak boşanma kararının arkasındaki nedenler de gitgide yüzeysel hale geliyor. "Anlaşamıyoruz", "sıkıldım", "beklentimi karşılamıyor" gibi nedenler, derin bir sorgulamanın değil, anlık duyguların sonucu gibi görünüyor.
Öte yandan hâlâ aile içi şiddet, ekonomik zorluklar ve aldatma gibi ciddi nedenlerle ayrılan binlerce kadın var. Bu vakalar, boşanma hakkının ne kadar hayati olduğunun da bir göstergesi.
Aileyi Kurtaralım Derken Bireyleri Boğmayalım
Son yıllarda aile yapısını korumaya yönelik politikalar artsa da, bu çabalar çoğu zaman yüzeyde kalıyor. Oysa evliliği ayakta tutmak için sadece maddi teşvik yetmez. Gençlere evlilikte empati, iletişim ve kriz yönetimi gibi beceriler öğretilmeli. Kadın-erkek rolleri yeniden tanımlanmalı. Aile, sadece “sürmesi gereken” bir yapı değil; içinde huzur bulunan bir alan olmalı.
Evlilik Kurumuna Değil, Kalıplara Mesafe
Bugün Türk toplumu, aile yapısını yeniden tanımlıyor. Boşanma oranlarındaki artış bu değişimin bir yansıması. Sorun evlilikte değil; evliliğe yüklenen eski kalıplarda, beklentilerde ve iletişimsizlikte.
“Bir yastıkta kocamak” hâlâ mümkün. Ama bu artık geleneksel rollerle değil, karşılıklı anlayış, özgürlük ve eşitlik temelinde gerçekleşebilir.
Çünkü modern aşk, sadece sevmekle değil; birlikte büyümekle mümkün.