Penis Büyütme Ameliyatı Meme Büyütme Ankara Burun Estetiği Ankara Lazer Epilasyon Ankara Lazer Epilasyon Ankara Kürtaj Ankara Kızlık Zarı Dikimi Ankara Lazer Epilasyon Konya Cilt Bakımı Konya Kıl Dönmesi Tedavisi Ankara Hemoroid Tedavisi Ankara Meme Ultrasonu Ankara Radyolog Ankara Selülit Tedavisi Konya Göz Kapağı Estetiği Ankara
Bugun...
SON DAKİKA

50’sinden Sonra Neden Arkadaş Edinemiyoruz?

 Tarih: 26-05-2025 10:37:00
Beyza Kural

Bir insan 50 yaşından sonra koca yapabiliyor kendine, eş yapabiliyor, çocuk büyütebiliyor. Ama bir türlü arkadaş yapamıyor. Ya da yaptığı arkadaş, eskisi gibi olmuyor. Eskisi gibi içten, eskisi gibi hesapsız, korkusuz, koşulsuz olmuyor.

 

Gençken öyle miydi? Okul sıralarında, kantin köşelerinde, apartman önlerinde, gecenin bir vakti dertleşilen telefonlarda... Adeta uykuya dalar gibi arkadaş olurduk. Sanki bu dünya bize sadece arkadaş olalım diye verilmişti. O kadar kolay, o kadar doğal. Bir hafta içinde böbreğimizi verecek kadar bağ kurardık. Kimse kimseyi yargılamaz, eleştirmezdi. Herkesin kalbi ardına kadar açıktı.

 

Şimdi ise her şey zor. Herkes kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibi. Her davet, randevuya dönüşmüş. Bir kahve içmek için bile takvim eşelemek gerekiyor. Hele yatıya kalmak… Neredeyse kültürel bir tabu artık. Evler de gönüller de sımsıkı kapalı.

 

Gençliğin ne güzelliğini, ne enerjisini, ne de umursamazlığını özlüyorum ben. En çok o iştahı özlüyorum. Arkadaşlığa duyulan o muazzam açlığı… Aynı yazarı, aynı şairi sevmek yetiyordu bir dostluk kurmak için. O uzun, ayrıntılı, biraz da “delice” mektupları özlüyorum. Gecelerce yazılır, postalanır, heyecanla cevabı beklenirdi.

 

Arkadaşımı korumak için annemle ettiğim kavgaları hatırlıyorum mesela. Belki kavganın kendisini değil ama altındaki ruhu çok özlüyorum. O koruyucu meleklik hâlini. Dünyaya karşı bir başka ruhu kanatlarının altına alma cesaretini… Belki de sadece öyle olduğumu sanıyordum ama ne önemi vardı?

 

Kendime bir söz vermiştim zamanında: Çocuğum olursa, arkadaşlarını asla yargılamayacaktım. Bırakacaktım, arkadaşlık uykularında mışıl mışıl uyusunlar. Evime girip çıksınlar istedikleri gibi. Buzdolabımı talan etsinler, gönüllerince sevsinler birbirlerini. Hiçbirine tek laf etmeyecektim. Çünkü arkadaşlığın nasıl bir nimet olduğunu, o uykunun nasıl huzurlu bir şey olduğunu çok iyi biliyordum.

 

Ama 50’sinden sonra arkadaş yapılmıyor. Bu bir kötülük değil, bir eksiklik değil. Daha başka bir şey… Adını koyamıyorum. Belki de zamanın doğal bir sonucu. Belki kalbin çok yorgun olması. Belki daha fazlasını kaldıracak alan kalmaması…

 

Ama bildiğim bir şey var: Arkadaşlık bir yaş değil, bir ruh hâli. Belki de içimizde o çocuk kalbi hâlâ bir yerlerde duruyordur. Belki de tek ihtiyacımız olan şey, birinin o kapalı kutuya sessizce “merhaba” demesi.

 

Belki o zaman yine oluruz, uykuya dalar gibi...

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI